Adem Ergül

“On Yarım Adam” Kaç “Tam Adam” Eder?

Altınoluk Dergisi, 2002 – Aralik, Sayı: 202, Sayfa: 016

İnsan, Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “annesinden doğduğu gün hiçbir gerçek bilgiye sahip değildir.”(En-Nahl 16/78) Ancak, bilgi ve becerilerini geliştirebilme kabiliyeti ona lutfedilmiştir. İnsanın maddi yapısı bir damla sudan serpilip gelişerek mükemmel bir kıvama ulaşma istidadı taşıdığı gibi metafizik boyutu da aynı şekilde gelişme kabiliyetine sahiptir. Kişi farkında olsun ya da olmasın bu gelişme bir şekilde gerçekleşecektir. Önemli olan bunun sıhhatli bir seyir izleyerek kemale doğru bir istikamette ilerlemesidir.

Her insan kendi yörüngesinde bir küçük alemdir. Yönetim-Organizasyon denilince nedense hep şirket, vakıf, devlet vb. organizasyonlar hatıra gelir. Oysa herkesin kendi aleminin organizatörü olması en önemli sorumluluklarından biridir. “Kişisel Organizasyon”, bir başkasına vekalet verilemeyecek bir vazifedir. Hayatı anlamlı kılma adına her ferdin ciddiye alması gereken temel bir  vazife. Sahip olduğum değerler nelerdir? Ulaşmam gerekenler nelerdir? Günümün, haftamın, yılımın ve hatta ömrümün planlamasında yakın ve uzun vadeli planlarım nedir? Kalbimle, dilimle, davranışlarımla, beden dilimle, çevremle ve en önemlisi her şeyi kuşatan Rabbimle ilişki düzeyim ve keyfiyetim ne olmalıdır? Bu ve benzeri sorular, kişisel organizasyonumuz adına cevaplanıp sürekli takip edilmesi gereken sorulardır.

Seçme hürriyeti bakımından ilahi irade karşısında sınırsız bir hürriyetten bahsetmek mümkün değilse de sorumluluklarımız adına seçim serbestliğine sahibiz. Bu itibarla gelişimimize katkıda bulunacak  seçimlerimiz önemlidir. Seçtiğimiz  ortam, okul, arkadaş, muallim, mürşid, kitap, film, davranış, düşünce, üslup vb. her çeşit tercihimiz, kişiliğimize pozitif ya da negatif bir iz bırakmaktadır. Kişiliğimiz hücre hücre böyle dokunur. Sonuçta şahsiyet profilimiz bunlara göre şekillenir.

Zaman zaman okulun/fakültenin her şey olduğu yanılgısına düşeriz. Oysa gerçek bu değildir. Öz benliğimizin gelişiminde en önemli âmil, fiili dua diyebileceğimiz çabalarımızdır. Yaşanan hayattan kopuk bir okul döneminin neticesi, başarısızlıktır ve hatta esarettir. Girişimcilik ruhunun ölmesidir. Bu bakımdan duygusal zekamızı geliştirecek ictimai faaliyetlerin içinde yer almak, esasen kendimize yapabileceğimiz en ciddi yatırımlardan biridir.

Günümüz eğitim sisteminde hakim olan anlayış, eğitimi bilgi aktarımından ibaret görme yaklaşımıdır. Bu bakış açısı, hayattan kopuk diplomalı işsizler ordusu yetiştirme sistemi kurar. Nesilleri hayata hazırlayacağı yerde çoğu zaman kabiliyetleri ve girişim ruhunu törpüleyen mekanizmalar üretir.

Lise ve üniversite yılları, kişisel gelişimimiz adına ihmal edilmemesi gereken fırsat dönemleridir. Her zaman ele geçmeyecek böyle bir dönemin içinde bulunan gençlerimizin, bilgilerine bilgi katmanın yanısıra becerilerine beceri ekleme, insan ilişkilerinde sıhhatli bir düzeyi yakalama, çevre edinme ve en önemlisi öz güvenini gerçekleştirme gayretinde olmaları kendileri bakımından hayati bir yatırım olacaktır.

“Genç Başkanlar Organizasyonu”, 2500 kadar başarılı genç yönetici üzerinde bir araştırma yapar. Bu araştırmanın sonuçlarına göre bu kimseler;

3 Kendilerini iyi tanıyorlar (güçlü ve zayıf yönlerini biliyorlar)

3 Kendilerini ifade edebiliyorlar

3 Adil suçlamayı (haklı eleştiriyi) kabul ediyorlar

3 Neyi istediklerini biliyorlar

3 Yıkıcı olmadan kendilerini ortaya koyabiliyorlar

3 Stresi idare edebiliyorlar

3 Zorluklardan yılmadan engelleri aşma iradesi gösterebiliyorlar

3 Objektif davranabiliyorlar

3 Dengeli hareket ediyorlar (duygularının esiri olmuyor, hayal ile gerçeğin arasını ayırabiliyorlar)

3 Kendilerine güvenleri tam oluyor

3 Olumlu düşünme becerilerine sahip oluyorlar

3 Problem çözme yetenekleri güçlü oluyor.

 “Kişisel organizasyon”unun mükemmelliğine şahid olma bahtiyarlığına erdiğimiz  son devrin mümtaz şahsiyetlerinden Musa TOPBAŞ merhumun şu sözü ne kadar anlamlıdır: “On tane yarım adam, bir tam adam etmez”.

İçimize ve dışımıza bir ayna tutup eksiklerimizi görmeli ve tam adam olmanın azmiyle daha diri bir hayata merhaba diyebilmeliyiz.

Yüce Rabbimizden kişiliğimizi kemale erdirme  yolunda tevfikını refik etmesini  niyaz ederiz..