Altınoluk Dergisi, 1993 – Temmuz, Sayı: 089, Sayfa: 043
Kitap / Kelami Dergahından Hatıralar
Daha önce Altınoluk’ta bir yazı dizisi olarak yayınlanan, “Kelami Dergahından Hatıralar” Muradiye Kültür Vakfı Yayınları arasında, ilmî-tasavvuf; eserler serisinin ikinci kitabı olarak aynı isimle yayınlandı.
Eseri, akıcı üslubuyla Türkçe’mize kazandıran Y. Doç. Dr. Ethem Cebecioğlu Bey’e ve Muradiye Kültür Vakfi’na tebrik ve teşekkürlerimizi ifade etmek isteriz.
Mütercim 256 sahifelik kitabın önsöz yazısında İslâm Tasavvufunun diğer kültür muhitlerine aydınlatıcı mesajlar taşıdığını belirterek, Mevlana Hazretlerinin:
“Mabera-yı vasilerden amedim
Mane-bera-yı faslkerden amedim”
(Biz birleştirmeye geldik, ayırmaya değil), sözünü nakleder ve çevirisini yaptığı eserin. Tasavvuf Tarihi disiplini için bir kaynak durumunda olduğunu belirtir.
Giriş bölümünde de mütercim, müellif Cart Vett hakkında ve kitapta adı geçen Gazi Muhtar Paşa (1867-1935) Prof. Dr. Mehmet Ali Ayni (1868-1945), Ömer Ferid Kam (1864-1944) ve Muhammed Es’ad Erbili -kuddise sirruh(1847-1931) gibi şahıslar hakkında kısa bilgiler sunar.
Mütercimin müellif hakkında verdiği bilgilere göre Cari Vett, 1870’li yıllarda Danimarka’da doğmuştur. Önceleri sosyal bilimler sahasında incelemelerde bulunmuş, daha sonra da “Mistik Medyumistik ve Psikolojik” konulara yönelmiştir.
Hatıratta birkaç defa konu olan tenasüh inancından, Hint kültürünü incelerken etkilenmiştir. Dergah günleri sonrası da bu inançtan kurtulduğunu söylemek zordur.
Hindistan’da tanıştığı bir imamın ve diğer batılı araştırıcıların tavsiyesi ile, İslam Tasavvufu üzerinde çatışmayı kararlaştırır. Bu iş için de İstanbul’u seçer. Sırayla Bedevi, Mevlevi, Rufaî, Halvetî ve Kadiri tarikatlarım inceler. Daha sonra hatıratta kendisinden “Bey” diye bahsettiği Mahmud Muhtar Paşa aracılığı ile Kadirî Nakşibendi irfan mektebine mensub “Reisü’l-Meşayih Muhammed Es’ad Erbilî” -kuddise sirruh- ile tanışır. Bu Allah dostunun dergahında (Kelami Dergahı) on beş gün kadar kalır. Zikir çeker, namaz kılar ve şeyh efendi ile sohbetlerde bulunur.
Cari Vett, dergahta geçirdiği on beş günlük tasavvufi tecrübe ve müşahadelerini günü gününe kaydeder. Mürşid-i Mükemmil Es’ad Efendiyi çok sever. Es’ad Efendi de onu “Avrupa Halife-sı” unvanıyla şereflendirir.
Es’ad Efendi’nin hulefasına ve sevdiklerine olan mektupların toplandığı “Mektubaf’da Cari Vett’e hitaben yazılmış iki mektup bulunmaktadır. Mektupta Cari Vett’jn Allah’ın vahdaniyetine, Peygamberimiz Hazreti Muhammed (s.a)in peygamberliğine ve Kur’an-ı Kerim’in kelamullah olduğuna inanan, iyi bir araştırıcı olduğuna dikkat çekilerek kendisine yardımcı olunması istenmiştir. Bu mektup, hatıratta bulunmaktadır.
Hatırat 1935’de Danimarka dilinde yayınlanmış, daha sonra Almanca’ya, 1953’te de EIbridge W. Hathavey tarafından “Dervish Diary” adıyla İngilizce’ye çevrilip, Los Angeles’ta basılmıştır. Türkçe çeviride de bu esas alınmıştır.
Eser okununca görülecektir ki; müellif samimi bir araştırıcıdır. Zeki birisidir. Dünya coğrafyasındaki bir çok kültürü, yerinde ve yasayarak öğrenme çabasında olan bir hakikat arayıcısıdır. Fakat tamamen ön fikirlerden uzak olduğunu da söyleyemeyiz. Nitekim tenasüh saplantısı bunun en açık delilidir.
Kitap her seviyeden insanın istifade edebileceği sohbetler içeriyor. Yazarın değerlendirmelerinden çok, Es’ad Erbili Hazretleri ile yapılan sohbetlerden okuyucunun istifade edeceği çok şey var.
Es’ad Erbilî Hazretlerinin Cari Vett’e hitaben “Burada kalbten kalbe anlaşırız” (s. 70) sözleriyle başlayan Kelamî Dergahı sohbetleri, önümüze manevi bir sofra kuruyor. Sohbete Allah Rasulünün “Cesette bir çiğnem et vardır. O iyi olursa bütün beden iyi olur. O bozuk olursa bütün beden bozuk olur.” sözleriyle işaret buyurdukları kalpten başlıyorlar.
“Büyük üstadımız İmam-ı Gazali, bir insanın, Allah’a maddi vücudia değil, kalble yaklaşabileceğini söyler. Ancak biz kalb ile, genellikle göğsün içindeki yürek adı verilen çam kozalağı şeklindeki et parçasından öte, başka bir şeyi, Allah’a giden yolu gösteren en büyük sırlardan birini kasdediyoruz. İşte bu anlamdaki manevi kalblerimiz arasındaki teması sağlamak için, büyürünüz tefekkür ediniz.” (s. 70)
Manevi tekamülün temel şartına da şu şekilde işaret edilir:
“Müridin görevi, kendisine istikamet sahibi olmada yardımcılık eden şeyhi ile çok sıkı bir irtibat kurmaktır. Sürekli şeyhinin hayalim gözünün önünde tutması, manevi tekamülün temel şartıdır.” (s. 77)
Zikrullahdan bahsederken de şöyle buyurur:
“Zikir, kendi içinizde farkına varmadan sessizce yeni bir göçün büyümesine ve artmasın sebep olur. Bir gün gelir, Allah tarafından verilmiş bir şeylere, kitaplarda yazılı bulunmayan hikmete sahip olduğunuzu farkedersiniz. Bu hususta iyi düşünün. Zikir, bu yolda atacağınız ilk adım olacaktır.”(s. 118)
Tekke hayatına ve İslam Tasavvufuna hayran olan Cart Vett, şu ifadeleriyle bir gerçeği dile getirir:
“İslam evladları arasında sınıf çatışması yok, onun yerine kardeşlik var.” (s. 189)
Son olarak burada şunu da hatırlatmakta yarar görüyoruz:
Bu eser adım çok duyduğumuz, fakat hiç görmediğimiz tekke hayatım, bize tattırmaktadır. Baskı hatalarından, dipnot numaralarının irtibatsızlığından arındırılır ve bazı ıstılahlar ve mevzular üzerinde çeviren tarafından kafi derecede izahlar da yapılırsa, istifade daha çok olacaktır. Ayrıca giriş kısmında Es’ad Erbilî Hazretleri hakkında biraz daha geniş bilgi verilmesi samimi istirhamımızdır.