Adem Ergül

Bir Selam da Kendine Ver

Altınoluk Dergisi, 2002 – Mart, Sayı: 193, Sayfa: 048

Altınoluk dergimizin bu altın sayfasına bir selam şiiri ile başlayalım:

“Yola çıkınca her sabah,
Bulutlara selam ver.
Taşlara kuşlara,
………….
İnsanlara selam ver.
Ne görürsen selam ver.
Sonra çıkarıp cebinden aynanı
Bir selam da kendine ver.”

Üstün Dökmen

“Kişisel gelişim”de ilk adım, kendinin farkında olmaktır. İlahi sanatın bir harikası demek olan kendi varlığımıza da saygı duyup, onu keşfe doğru yolculuğa çıkmaktır. Bu seyr u sefer, yolcunun varlık telakkisi ve niyetine göre şekillenecektir. “Hayat yalnız dünya hayatıdır, yaşarız ve ölürüz” diyen materyalist bir felsefe ile “Bu hayat, ebedi hayatın bir tarlasıdır ve biz muayyen bir gaye için varız” bakış açısına sahip bir dünya görüşünün “Kişisel Gelişim” anlayışı elbette çok farklı olacaktır.

Son dönemde kişisel gelişime ilginin artması sevindiricidir. Her ne kadar bu yönelişin temelinde “daha çok kazanma düşüncesi” söz konusu olsa da, insanın kendi özüne doğru bir seyahat, ” içimizdeki âyetler”in müşahedesine sebep olabilecektir. Bu yolculuk gören gözlere ve ibret alan kalplere, çok şey kazandıracaktır.

Kişisel gelişim, bazılarının anladığı gibi sadece dışın (zahirin) makyajlanması değildir. Belki içe doğru derinleşmenin dışarıdan da hissedilir derecede görülebilmesidir. Kişisel gelişim, önce paradigmaların değişimini öne alır ve daha sonra davranışları ona göre şekillendirir. Tıpkı tasavvufi eğitimin, amel ve davranışları düzeltme adına kalbî eğitimi öne alması gibi.

Kişisel gelişim sahasında son iki yüz yıl içinde Amerika’da yayınlanan tüm eserleri inceleme fırsatı bulduğunu ifade eden S. Covey’in şu tespiti dikkat çekicidir:

Son elli yıllık sürede yazılmış olan kişisel gelişimle ilgili kitapların çoğunun yüzeysel kaldığına gitgide daha çok inanmaya başladım. Bunlar toplumsal imaj bilinci, teknikler ve ivedi çarelerle; yani toplumsal yara bantları ve aspirinlerle doluydu. Bu öneriler, ağır problemlerin çözümünde uygulanıyor, hatta bazen onları geçici olarak giderir gibi de gözüküyorlardı. Ama alttaki bastırılmış sorunları etkilemiyor, bunların iltihaplanmalarına ve sık sık ortaya çıkmalarına sebep oluyorlardı. Buna karşılık, ilk yüz elli yıllık süre içinde çıkan hemen hemen bütün kitaplar, başarının temeli olarak “Karekter ahlakı” diye tanımlayabileceğimiz; dürüstlük, alçakgönüllülük, sadakat, ölçülü olmak, cesaret, adalet, sabır, çalışkanlık, hasbilik ve herkese iyilik etmek gibi altın prensipler üzerinde duruyorlardı. Bu yaklaşım tarzı, insanların, ancak bu temel esasları öğrenip kendi temel kişilikleriyle bütünleştirdikleri takdirde, gerçek başarıyla sürekli mutluluğu yakalayabileceklerini öğretiyordu. (Bk. Stephen R. Covey, Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı (Ter. Gönül Suveren-Osman Deniztekin), Varlık Yayınları, İstanbul-1997, sh. 12-13.)

Kişisel gelişim, bir başarı merdivenidir. Hayata bakışı ve onda başarılı olmayı hedefler. Neyi “niçin” ve daha da önemlisi “nasıl” yapabileceğimizin yolunu gösterir. Bu hayat sahnesinde, herkesin rolünü en güzel şekilde nasıl oynayabileceğini gösteren bir yardım kılavuzudur. Herkesin bir idareci yönünün olduğunu düşünerek “Yönetim Becerileri”ni, başkalarıyla birlikte yaşadığını göz önünde bulundurarak “İletişim Becerileri”ni ve her şeyden önemlisi kendinin farkında olarak başarılı bir ömür sürmesini temin edecek “Bireysel Gelişim”ini konu edinir. Esasen insanı müspet olan her alanda geliştirmeyi hedef alan kişisel gelişimin konularına bir sınır çizmek kolay değildir. Zira insan, bir küçük alemdir ve bu alemde keşifler sürmektedir.

Ülkemizde kişisel gelişim adına özgün çalışmalar yok denecek kadar azdır. Bu alanda yayınlanan kitaplara bir göz atılacak olursa daha çok batı aleminden yapılan tercümelerden ibaret olduğu görülecektir. İnsanlığın ortak tecrübe birikimi diyebileceğimiz bu bilgiler, elbette göz ardı edilemeyecek bir hazinedir. Ancak kendi kültür ve medeniyetimizden beslenmediği sürece, daha doğru bir ifadeyle medeniyet mikserimizde öğütülüp, kendi özgün değerlerimizin içinde bize göre şekillenmedikçe, zararlı bile olabilecektir. Kendi kültür ve medeniyetimize “kişisel gelişim dürbünü”yle bakmak mümkün olsa, gökteki yıldızlar kadar zengin büyük bir alem olduğunu keşfetmek zor olmayacaktır. Bu bakımdan “Altınoluk kişisel gelişim sayfamız”ın en önemli özelliği bu hassasiyeti gözetecek olmasıdır, diyebiliriz. Gayretli kalem erbabının, bu muhtevadaki katkılarına sayfalarımızın açık olduğunu duyurmak isteriz.

Bu sayfamız, “tam adam” olmaya doğru atılmış bir niyet tohumudur. Bir büyüğümüzün “On yarım adam, bir tam adam etmez” veciz sözüyle ifade ettiği gerçeğin farkında olarak “kişisel kemâl”e doğru tırmananlara mütevazı bir katkıda bulunma çabasıdır.

“İnsan-ı kâmil ufku”na doğru yürüyüşümüzde Mevlâ refikımız olsun. (Âmin)